|
|
|
 
Bir gece ansızın bulutlar çöktü.Hercai menekşeler sanki sabaha
çıkamayacaklardı. Ağlamaklı gözlerle bakan martılar kurtuluş
çığlıklarından çok ayrılık ezgileri mırıldanıyorlardı.Ansızın omuzuma bir el
uzandı.Arkamı yavaşca döndüm.Geçmişlerden bir dost tam karşımdaydı.
"merhaba" dedim.
"merhaba" dedi.
Ve ekledi "uzun zaman olmuştu" diye.Gözyaşlarıma hakim
olamadım.Yavaşca yere doğru eğildim ellerimdeki parmaklar bana
düşmancasına alnımı çırmalıyordu.Dost geldi yanıma."Ellerini yüzünden çek" diye
haykırdı.Cevap veremedim.Olmaz demeye çabaladım."Dostum...Sen
gençsin" dedi."Göreceksin aradan uzun yıllar geçecek.Yine seveceksin.Yine
bağlanıcaksın.Bu martılar senin için hiçbir zaman gülmeyecekler.Güz
yağmurları daim üzerine yağacak.Bu ayrılık ezgilerini ben
besteledim.BENİM ADIM AYRILIK üşüyene geceden soğuk ,kor alevlerde yanana da ateşini
körükleyen yel olurum.Acılarda biter elbet.Fakat bilmelisin ki
acının olmadığı yerde AYRILIK olabilir.Hayat zalimdir.Kader ise belli
belirsiz bir hayal gibidir.Bir adım atmadan önce bir adım sonrasını
göremezsin.Hüzünlenmeden önce mutlu olduğunu
anımsamazsın...."dedi.sordum:
"Bunun nedeni nedir peki be ayrılık...???"diye.bekletmeden cevap verdi:
"Canım dostum sana yalnız bir kaç cümle sarfedeceğim bu konu
hakkında.İnsan her yarışa kazanmak için çıkar.Fakat kazanamadığı
zaman,yarışa kazanmak için başladığını unutur.Hüzünler zamanla
etrafmızı sarar dostum.Hüzünlerin en büyük nedeni benmiyim söyle bana.Her
ayrılık hüzünlümüdür be dostum.Ayrılıkların ardı sıra gelen ölümler benim yüzümden mi...??
Durdum.Gözleri olsaydı gözlerine bakacaktım.Öyle hüzünlü
konuşmuştu ki sanki ağlıyordu.Sanki sanki oda istemiyordu insanların
üzülmesini.Ve ardından bir örnek verdi bana:
"Bilirmisin şu su birikintilerinin bir cellatı vardır.Yaşamlarını
cellatlık etmek için mi sürdürdüklerini zannediyorsun?Bu cellatlara
TİMSAH denir.İlk önce avlarını belirler.Afiyetle yerler.Yerken büyük haz
duyarlar.Ve yemek bittiğinde ağlamaya başlarlar.Şimdi sorarım sana
hayatın gerçek sillerini yememiş dost !timsahlar nİye üzülürler...?
Yedikleri masum yemlerinin ölümüne ve maziye karışmalarına mı?
Önlerdeki afiyetle yedikleri yemin bitişine mi?
Bence hiçbiri:
Onları iyi tanırım.Onlarında yanına gittim.Benim adım
ayrılık ben tüm ayrılanların yanındayım....Bir gün bir tanesi dert yandı.Bende
sordum biraz isteksizce "neden ağlıyorsunuz?" diye.Bana kısa ve net bir
cevap verdi:
"""Beni öldürmeye zorlayan.Beni masum yüreğimden,cellat bir
beyine sokan bu sıfatıma ağlıyorum dedi...."""
Ben bir elçiyim be dost...Ben geceleri çıkarım.Yayılırım
havaya.Beni teneffüs eden insanlar hüzünlenir.Fakat bilmelisin ki hayatta
hüzününde yeri vardır.İnsan zaman zaman parmaklarına ellerine hatta beynine hakim
olamaz.Nedeni hırstır.HIRS daima hüzünden kötüdür.Bir ayrılık bir
olguyu kaybettirdiği gibi.Yaşanmamış duygularıda perkiştirir.Hayatın tos
pembe olmadığınıda anımsatır.""HAYAT"" iki üç gezegen arasına sıkışmış
bir dünyada,sarhoş gezinen fiziksel bir terimden çok.Beyniyle
yüreğine,yüreğiyle beynine hakim olan insanların geçen yıllarının adı olmalıdır....
Bilki aynadaki gördüğün her yüz sen değilsin.Bilki geceleri
çıkan yıldızlar sadece ışık kümesi değil.Ve bilki bir ayrılık bir yaşamın
bitişine eş değer değil.Geceler nasıl gündüz oluyorsa,her kış güzü bahara
bağlıyorsa,bir aşk bitip yenisi başlayabiliyorsa,yapılamıyacak
iş,başarılamayacak bir yarış,kazanılamayacak yeni bir hayat asla
olmayacaktır...Ruhunun derinliklkerinden gelen sesimi dinle.Ben
tadılmayan duyguların iğnesiyim.Beni kendine BATIRAN her acı duyguyu
tadabilecek kadar olgunlaşır..."
Ve sordum ruhumun derinlerindeki ayrılığa."Neden elini
omuzuma attın?" diye...aynen şöyle cevap verdi:
"Dünyada cisimler vardır.Dünyada hava vardır.Dünyada 1 saat
önce dünyanın bir tarafında kokusunu aldığımız,sonra diğer ucunda bize
büyük acılar yaşatan kasırgalar vardır.Her olgu güzel değildir.Benimde
kötü yanlarım var.Bir bebeği annesinden ayırabiliyorum.Bir gece ansızın
evin reisini yanımda götürebiliyorum.Ben aslında buraya seni almak için
geldim.Aslında bu benim görevimdi.Gözlerinde değişik bir tat var be
genç.Seni benim bile yıkamıyacağımı anladım.Konuşmayı fazla
sevmem.Fakat bu yoldan dönmen için çok kelime sarfettim.Seninle kötüde
olabilirdim.Hatta karşımda yalvaracak kadar diz çökebilirdin.
Benim adım AYRILIK ben,PADİŞAHLARI,SULTANLARI,SANATCILARI,sevdiklerinden ayırdım.Bir
genci buralardan götürmek benim için zor olmazdı.O omuzuna atılan eli
unut.Ben sende farklı birşeyler buldum.Yıllardan sonra,sana bakınca güzel
genç,kendimi görüyorum.Gözlerinde kendi yansımamı utanarak
seyrediyorum...Ve yıllardan sonra AYRILIĞIN ne kadar gaddar bir suratı olduğunu
farkediyorum.Sen benim aynamsın be genç...İnsan kendi görüntüsünüde
yok etmemeli.Sen farklısın ama farklı olduğunun değerini bilmelisin.Ve
bilki AYRILIK kimseye ne uzaktır nede yakın.Bazen uyurken baş
ucundadır,bazen yürürken göğsünün sol yanındadır...Gün gelir isterim ki ismimi
anmayasın.AYRILIK senden uzak olsun.Belki geceleri sen uyurken
gözlerinde kendimi aramaya gelirim.Ama sanmaki senin gözlerinide çirkinliğimle
kirletirim.Bilki ayrılıkta ayrılığı tatmak ister.Ayrılmaya imkanım
olsaydı ilk üzdüğüm insanlardan ayrılırdım.Onların acı dolu gözleri benimde
içimi acıtıyor...
Bilki sen genç çocuk,benim ilkim ve sonum oldun.Saptığın
yolun sonunda AYRILIK olabilir.Sakın yılma.HAYAT SENİ YUTABİLİR...SEN
BÜYÜK LOKMA OL YUTULMA!!!!"
AYRILIK,sadece bir kelimeydi işte.O günden sonra
ağlamadım.Ağlanacakları bile kafama takmadım.Güzellikleride
tadarken gerçek hayatı unutmadım.Ve sonunda ayrılığın göründüğü hiçbir yola
SAPMADIM......
|
|
|
|
|
|
| | | |